İlk Piyano 1700 lü yıllarda İtalya - Floransa'da Bartolommeo Cristofori' tarafından yapıldı. Cristofori'nin en büyük başarısı, piyano'nun temel mekanik sorunu olan, çekicin tellere vurması anında sesin çekicin etkisi ile sönümlenmemesi ve çekicin çok çabuk bir şekilde tellerden ayrılarak notanın yeniden çalınabimesi sorununa bir çözüm üretmesidir. Öldüğü 1731 yılına dek 20 civarında piyano üretti.
Fransız Marius'un bu çalgıya katkısı, tokmaklı klavseni bulmak oldu. Saksonyalı Silbermann ise, Schröter' in çekiç sistemini geliştirdi ve Bach'ın da değerli öğütlerinden yararlanarak, klavyenin tüm ses genişliğinde eşit bir ötüm elde etmeyi başardı. Augsburg' da org yapımcısı Johann Anderas Stein (1728-1792) Alman veya Viyana usülü denen mekanizmalı piyanolar meydana getirdi. 1789'da Stein, ayrıntıları belirtmek için kullanılmakta olan dizliklerin yerine pedal koydu. Andreas ve torunu Johann Baptist Streicher (1796-1871), piyanonun yapısını (Beethoven'in arzusu üzerine) daha sağlamlaştırdı ve ikinci bir otum kapağı ekleyerek daha dolgun bir ses sağladı. Piyano sanayinin gerçek kurucusu Alman Zumpe' dir, "kılavuzlu" denen mekanik piyanoyu gerçekleştirdi. İlk düz piyanoyu, 1789' da İrlandalı William Southwell yaptı. Sebastian Erard 1822'de piyano yapım tekniğini geniş ölçüde etkileyen bir yenilik getirdi (ikili itme dilleri). Henri Pape, çapraz tel ve keçeli çekici buldu. James Thom , ekleme demir çatıyı kurdu.
Piyano mekanizmasıBu çalgı, büyük bestecilerin en yakını olmuştur, dolayısıyla bu çalgı için verilen bestelerin sayısı ciltler tutar. "Piyanistler, diğer çalgıları çalanlara nazaran, çıkaracakları sesleri piyano üzerinde hazır bulurlar" gerekçesiyle, küçük yaştan (altı-on) başlayarak, öğrenebilecek çalgılardan birisidir.Hatta günümüzde çok daha küçük yaşlara yönelik piyano eğitimi verilebilmektedir.
Ünlü Piyanist Sigismund Thalberg: "Çalarken, sesleri uzatmayı, iyi bir ses çıkarmayı ve ses çıkarırken gerekli olan değişiklikleri yapabilmek için, zorunlu olan ilk şartlardan biri her türlü sertlikten uzak bulunmaktır. Kolda, elde ve parmaklarda yetenekli bir şarkıcının sesinde sahip olduğu incelik ve bükülmeler bulunmalıdır" diyor ve şöyle devam ediyor: "İhmal edemeyeceğimiz bir konu varsa, o da , çalarken vücudun hareketlerinde büyük bir ölçü olmasının; kolları, elleri büyük bir sükunetle yönetmenin, piyanoya çok yüksekten vurmamanın, kendi kendini dinleyebilmenin ve hüküm verebilmenin gerekliliğidir. Genellikle, parmaklarla fazla çalışılmakta, fakat kafa ile yeter derecede çalışılmamaktadır."
Piyano pedallarının kullanılması hakkında, Antoine Marmontel şöyle diyor : "Pedalları kullanmasına izin verilen öğrencilerin büyük bir kısmı onları usülleri saymak için kullanırlar veya ayaklarını pedalın üzerine basarlar ve bir daha çekmezler. Şüphesiz ki, her ikisi de kusur sayılan bu alışkanlıklara sahip olmamak gerekir. Lavignac ise: "Pedal sanatı ayağın nasıl konulacağını değil, nasıl çekileceğini bilmektir" diyerek, gerekli öğüdü vermiştir.
ESRA YK
Mesaj Sayısı : 652 Yaş : 46 Nerden : Bayrampaşa İş/Hobiler : YK TV Lakap : Psikopat'ıımm =) Ruh Haliniz : Takımı : Kayıt tarihi : 22/06/08
Konu: Geri: Piano tarihçesi Cuma Tem. 04, 2008 1:51 pm
Pianoyu sevmem ama saol Canım..
İSO KOLİK
Mesaj Sayısı : 1088 Yaş : 32 Nerden : Bayrampaşa İş/Hobiler : Müzik Dinlemek Lakap : ..Zilli.. Ruh Haliniz : Takımı : Kayıt tarihi : 25/06/08
Konu: Geri: Piano tarihçesi Cuma Tem. 04, 2008 7:42 pm
Aynen esra
saol tşk
* Emine-YK *
Konu: Geri: Piano tarihçesi Cuma Tem. 11, 2008 8:32 pm
saol.. paylaşımın çok güzel..
aysegulYK
Konu: Geri: Piano tarihçesi C.tesi Ekim 11, 2008 7:53 pm
Saol canim Fazla merakli deyil piano ya felan ama saol
Mavi_Kiyamet
Mesaj Sayısı : 1054 Yaş : 33 Nerden : IsViCrE yani(CeheNNeMMdeN) İş/Hobiler : Basketbol oYnamaq,$iir YazmaK Lakap : Cadiii Ruh Haliniz : Takımı : Kayıt tarihi : 16/09/08
Konu: Geri: Piano tarihçesi Cuma Ekim 17, 2008 9:04 am