Mesaj Sayısı : 1088 Yaş : 32 Nerden : Bayrampaşa İş/Hobiler : Müzik Dinlemek Lakap : ..Zilli.. Ruh Haliniz : Takımı : Kayıt tarihi : 25/06/08
Konu: Hadisler... Perş. Tem. 03, 2008 3:59 pm
Hadisler:
1. [1:30, Hadîs No: 1][Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet ediyor ki, Resûl-ü Ekrem (a.s.m.) şöyle buyuruyor: Ameller niyetlere göredir. Kişi için ancak niyet ettiğinin karşılığı vardır. Şu halde kimin hicreti Allah ve Resulü için ise o kimsenin hicreti Allah ve Resûlünedir. Kimin de hicreti elde edeceği bir dünyalık veya nikahlayacağı bir kadın için ise, onun da hicreti hicret ettiği o şeyedir. [Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
İnsanları değerlendirirken ifade ve hareketlerine, dışa akseden davranışlarına göre hüküm veririz. Çünkü kalblerini bilmemiz, o hareketi niçin ve ne maksatla yaptığını tam kestirebilmemiz mümkün değildir. Cenab-ı Hak ise kullarının amellerini, davranış!annı değerlandirirken içte taşıdıkları niyet ve yapış maksatlarına bakar, öyle muamele eder. İşte Peygamber Efendimiz (a.s.m.) "Ameller niyetlere göredir" buyururlarken yapılan işin içte taşınan niyet ve maksada göre değerlendirileceğini bildirmektedir. "Şüphesiz Allah sizin suretlerinize ve mallarınıza bakmaz. Ancak amellerinize ve kalblerinize bakar"[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] hadîsinde de aynı gerçek anlatılır. Bu bakımdan belki bize göre çok iyi ve güzel görünebilen bir söz veya davranış,—iyi niyetle yapılmadığı, Allah rızası gözetilmediği, gösteriş olsun diye yapıldığı takdirde—Allah katında hiçbir mânâ ve değer ifade etmeyebilir. Niyet niçin bu kadar önemlidir? Çünkü niyet söz, hareket ve davranışların esasını, belkemiğini teşkil eder. Çağımızın büyük İsiârn âlimi, müceddidi Bediüzzaman'ın ifadesiyle "Niyet bir ruhtur. O ruhun ruhu da ihlâstır[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Evet, niyet ölü hareketleri dirilten, canlı, ha-yatlı hale getiren, biri bin yapan bir ruhtur. Onun içindir ki sağlam ve temiz bir niyetle yapılan az amel, çok sevabı netice verir. Kısa bir ömür, Cennet gibi ebedî bir hayatı kazandırır. Niyet, eşyanın içyüzünü, mahiyetini, aslını değiştirecek, sevabı günaha, günahı sevaba dönüştürecek kadar büyük bir tesire sahiptir. Meselâ bir insan, hayır yapsa, eğer Allah için yapıyorsa bu hareketi sevaplı bir iş olur. Nefsi için "Ne kadar da cömert!" desinler diye yapıyorsa hayrı hayır olmaktan çıkar, günaha çevrilir, ameli iptal olur, geçersiz ha!e gelir. Bakara Sûresinin 264. âyetinde inanmadan, Allah rızası gözetilmeden, gösteriş maksadıyla, başa kakmak ve eziyet vermek niyetiyle yapılan hayır ve sadakaların boşa gideceği açıkça şöyle anlatılır: "Ey îman edenler! Allah'a ve âhiret gününe inanmadığı halde insanlara gösteriş olsun diye malını bağışlayan kimse gibi, siz de sadakalarınızı başa kakmak ve eziyet vermekle boşa çıkarmayın. O kimsenin hali, üzerinde bir parça toprak bulunan kaygan bir taşa benzer ki, şiddetli bir yağmur vurduğunda toprağı götürüp taşı çıplak bırakıverir. Öylelerinin Allah rızasını gözetmeksizin gösteriş için yaptıkları iyiliklerin hepsi ellerinden uçar gider; kazandıklarından dolayı hiçbir sevaba erişemezler. Allah o kâfirler güruhunu hayra ve doğru yola iletmez." Kısaca ne olursa olsun, Allah İçin yapılmayan ibadetin Allah katında hiçbir değeri yoktur, sevap yerine günah kazandırır. Niyette âdetleri ibadete dönüştürebilecek bir iksir de vardır. Günlük hayatta hergün yapageldiğimiz yeme, içme, yatma, kalkma, yürüme gibi mubah davranışlar, âdetler iyi bir niyetle ibadete dönüşür. Aslında sevabı da, günahı da olmayan bu davranışlar, Sünnet-i Seniyye esas alındığında, "Resûlullah nasıl yemiş, nasıl içmiş, nasıl yatıp kalkmış; ben de öyle hareket etmeliyim" düşüncesiyle yapıldığında ibadete dönüşür ve insana sevap kazandırır. Yine o niyetle insan yirmi dört saatini ibadete çevirme imkânı bulur, bütününü de âhiretine mal edebilir. Eğer bir insan beş vakit farz namazını kılar, diğer mubah dünya işlerinde de helal dairede kalmayı ve Sünnete sarılmayı esas edinirse, uykusuna varıncaya kadar bütün gününü, böylece de bütün ömrünü ibadete dönüştürmüş olur. Yine bu niyet sebebiyledir ki Allah yolunda cihada çıkan bir er, başkalarının altmış senede kazanamadığı sevabı kazanır, beş dakikada şehidlik gibi yüksek bir makama erer. Herkesin sefahete, günaha daldığı, dini, îmanı son plâna attığı, bütün duygularıyla dünyaya yöneldiği günümüzde de yüz şehid sevabını kazanmak mümkündür. Çünkü Allah Resulü, "Kim ümmetimin bozulduğu bir zamanda sünnetime sa-rılırsa, yüz şehid sevabı kazanabilir"[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] buyurmuştur. Hadiste niyeti dünya olanın dünyaya, niyeti kadın olanın kadına kavuşacağının bildirilişi de niyetin, amellerin ruhu ve özü olduğunu açıkça göstermektedir. Resûl-ü Ekrem (a.s.m.) bu hadîslerini şöyle bir hâdise üzerine söylemişti. Ümmü Kays (r.a.) isimli bir Sahabî kadına, birisi evlenme teklifinde bulundu. Fakat o, adama eğer Medine'ye hicret ederse evlenebileceğini söyledi. O da kabul etti. Ümm-ü Kays, hicretini Allah ve Resulü için yaparken kocası, evlenmek niyetiyle yapmıştı. Bunun üzerine Resûl-ü Ekrem (a.s.m.) bahsi geçen hadîslerini söylediler: "Kim de dünya nimetleri veya bir kadınla evlenmek niyetiyle hicret etmiş ise, onun hicreti de o kadınadır." Demek oluyor ki, ameller niyetlere göredir. [Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Mavi_Kiyamet
Mesaj Sayısı : 1054 Yaş : 33 Nerden : IsViCrE yani(CeheNNeMMdeN) İş/Hobiler : Basketbol oYnamaq,$iir YazmaK Lakap : Cadiii Ruh Haliniz : Takımı : Kayıt tarihi : 16/09/08
Konu: Geri: Hadisler... Paz Ekim 26, 2008 9:10 am
Cok sagol
İSO KOLİK
Mesaj Sayısı : 1088 Yaş : 32 Nerden : Bayrampaşa İş/Hobiler : Müzik Dinlemek Lakap : ..Zilli.. Ruh Haliniz : Takımı : Kayıt tarihi : 25/06/08
Konu: Geri: Hadisler... C.tesi Kas. 01, 2008 1:15 am